TEST1 TEST2 TEST3 TEST4 TEST5 TEST6 TEST7TEST8 TEST9TEST10
edebi sanatlar islamiyet öncesi halk edebiyatı tanzimat edebiyatı milli edebiyat cumhuriyet dönemi edebi
akımlar
Türk yazarlar Batı yazarları


     Ana Sayfa
     sitemiz hakkinda
     halk edebiyati1
     halk edebiyati2
     halk edebiyati3
     divan 1
     divan2
     tanzimat1
     tanzimat2
     servet-i fünun1
     yunan edebiyatı
     günün sorusu
     bati akimlari
     milli edebiyat
     cumhuriyet
     => temsilcileri
     => siir: 1920-1950
     => siir:1960-1990
     => deneme yazı türü
     => günlük türü
     => kadın sanatçılar
     test cözün
     anket
     video
     roman özetleri
     Yeni sayfanın başlığı



öss edebiyat - siir: 1920-1950


Roman ve öykü türünde olduğu gibi, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında daha önceki yıllardan bu döneme gelen şairlerle karşılaşıyoruz.

Bu şairlerin başında, ulusal yazın anlayışını yansıtan Türkçe ve hece ölçüsüyle etkileyici şiir örnekleri veren Beş Hececiler geliyor. Beş Hececiler'in dikkati çeken yanları, şiirlerinde Anadolu'ya yönelik olanlar başta olmak üzere, kahramanlık duygularını kamçılayan temalara yer vermeleridir. Ele aldıkları temaları, lirizmin egemen olduğu bir söyleyişle okuyuculara aktaran şairlerin, kendileriyle aynı yıllarda şiirlerini yayımlayanları etkiledikleri gibi, kendilerinden sonrakileri de etkiledikleri göze çarpıyor. En çok Faruk Nafiz'in şiirlerinde görülen lirizm, kimi şiirleriyle Ali Mümtaz Arolat'ta (1897-1967), daha etkili olarak Necip Fazıl Kısakürek'te (1905-1983) dikkati çekiyor.

Arolat hece ölçüsünü ve dizeleri kısalı uzunlu kullanmada Enis Behiç'in başlattığı biçim değişikliğine yenilerini etkilemiştir. Şair şiirlerini Bir Gemi Yelken Açtı, Hayal İkliminden Dönen Diyar ki adlı iki kitapta toplamıştır.

1920'lı Yıllarda Türk Şiiri

Şiirin iç yapısıyla dış yapısı arasında bir uyum bulunması gerektiği düşüncesinden hareket eden Necip Fazıl Kısakürek otuzlu yılların başlarına değin süren yoğun şa­irlik yaşamında, lirizmin ağır bastığı şiirler yayımlamıştır. Duygularını değişik bi­çimde yansıtışı, değişik benzetmeler kullanarak şiirlerini renklendirişiyle bu yılla­rın şairleri arasında ayrı bir yer almıştır. Şiirlerini Örümcek Ağı, Kaldırımlar adlı iki ki­tapta toplamış, daha sonra, yaptığı seçmelere yenilerini ekleyerek, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı ve Çile'yi yayımlamıştır.

Kemalettin Kamu (1901-1948), Necmettin Halil Onan (1902-1968), Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962) ve Ömer Bedrettin Uşaklı (1904-1946)'yı da bu yılların şairleri arasında saymak gerekir.

Hece ile şiir yazılmasının gelişmesine, lirizmin ağır bastığı, içten duygularla yazılmış, daha çok yurtseverlik temasını işlediği şiirleriyle katkıda bulunan Kemalettin Kamu'nun şiirleri dergilerde yayımlanmıştır. Ölümünden sonra Rıfat Necdet Evrimen'in hazırladığı Kemalettin Kamu Hayatı Şahsiyeti ve Şiirleri adlı kitapta bir araya toplanmıştır.

Milli Edebiyat döneminde de bireysel duygulan dile getiren şairler var mıdır?

Milli Edebiyat hareketinin geliştiği sırada yetişen Necmettin Halil Onan şiirlerinde bireysel duygulanışlarıyla, ulusal duyguları birlikte işlemiştir. Şiirlerini Çakıl Taşları ve Bir Yudum Daha adlı kitaplarında toplayarak bize bırakmıştır.

Onunla aynı yıllarda yetişen Ömer Bedrettin Uşaklı daha çok bireysel duygulanış­larını yansıttığı şiirlerini Deniz Sarhoşları, Yayla Dumanı, Sankız Mermerleri'nde top­luca yayımlamıştır.

Şiirlerini tek kitabı Şiirler'de bir araya toplayan Ahmet Hamdi Tanpınar, işlediği temalarla bu şairler arasında ayrı bir yer alır. Tanpınar, şiirlerinde insan ruhuna, özellikle bilinç altına ve zamana yer verişiyle, romanlarında işlediği konulara yaklaşır.

Aynı yılların şairi olarak Ahmet Muhip Dıranas (1908-1980) şiirlerini 1974'te Şiirler adlı kitabında bir araya toplamakla birlikte, onları çok önceden 1920'li yılla­rın sonlarınday ayımlamaya başlamıştır. Dıranas, şiirde biçime önem verişi, işlediği temalar, simgecilikten hareket ederek yarattığı yeni bir şiir diliyle kendi dönemin-dekileri olduğu gibi sonra gelenleri de etkilemiş bir şair olarak önem taşır. Bütün şiirleri 1993'te yeniden Şiirler adı altında topluca yayımlanmıştır.

İlk şiirlerini Cumhuriyet öncesi yıllarda yayımlayarak, 1920'li yılların sonunda 835 Satır ve Jokondile Si-Ya-U kitaplarıyla kamuoyunu etkileyen Nazım Hikmet'in (1902-1963) ise şiirimizde ayrı bir yeri var dır. Gerek biçim gerekse tema bakımından şiirimize büyük bir genişlik getiren şair, şiir diline de kendisinden sonra gelenleri et­kileyecek ölçüde yenilik getirmiştir. Şiirde kullanılan, kullanılmayan sözcükler diye bir ayrım yapmayan Nazım Hikmet, dizeleri kullanmaya getirdiği özgünlükle de özgür koşuk biçiminin gelişmesinde büyük bir rol oynamıştır. Adı geçen iki kitabını izleyerek şiirleri, Varan 3,l+l=Bir, Sesini Kaybeden Şehir, Gece Gelen Telgraf, Benerci Kendini Niçin Öldürdü Maranta Babu'y a Mektuplar, Portreler, Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı, Saat 22-22 Şiirleri, Memleketimden İnsan Manzaraları, Son Şiirleri kitaplarında bir arada toplanmıştır.

Cumhuriyet Döneminin ilk topluluğu hangisidir?

1920'li yılların sonunda, 1928'de Cumhuriyet döneminin ilk topluluğu olan Yedi Meşale'nin kurulduğunu görüyoruz. 1933'e değin çalışmalarını birlikte sürdüren topluluk altısı şair, biri öykü yazarı olanyedi kişiden oluşmuştur. Amaçlarının şiirin tekdüzelikten kurtarmak olduğunu açıklayan şairler, Ziya Osman (Saba), Cevdet Kudret (Solok), Sabri Esat (Siyavuşgil), Muammer Lütf i, Yaşar Nabi (Nayır), Muammer Lütfi ve Vasfi Mahir (Kocatürk)'tür.

Şair olarak pek amaçlarına ulaşamayıp, değişik alanlara kayanlar arasında ününü sürdüren Ziya Osman Saba (1910-1957) olmuştur. Çocukluk yıllarına duyduğu öz­lem, aile sevgisi, küçük şeylerden duyulan mutluluk, ölüm, alın yazısına boyun eğiş gibi temaları işlediği şiirlerinde biçim olarak gittikçe özgün koşuğa yönelmiştir.

Şair olarak pek amaçlarına ulaşamayıp, değişik alanlara kayanlar arasında ününü sürdüren Ziya Osman Saba (1910-1957) olmuştur. Çocukluk yıllarına duyduğu özlem, aile sevgisi, küçük şeylerden duyulan mutluluk, ölüm, alın yazısına boyun eğiş gibi temaları işlediği şiirlerinde biçim olarak gittikçe özgün koşuğa yönelmiştir.

Türkçeyi kullanışındaki başarısıyla da etkileyici şiirler yazan Saba’nın şiirlerini top­luca Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak adlı kitaplarında bulabiliriz.  

1930'lu Yıllarda Türk Şiiri

İlk şiir kitaplarını 1930'lu yılların başında yayımlayarak adını duyuran Ercüment Behzat Lav (1903-1984) ölçülü, uyaklı şiire karşı çıkışıyla dikkati çekmiştir. Gerçeküstücülükten başlayarak değişik şiir akımlarını deneyen şair,şiirimize alaysılamayı getiren ilk şair olma özelliğini taşır. S.O.S, Kaos, Açıl Kilidim Açıl, Mau Mau, Üç Anadolu şiirlerini bir araya topladığı kitaplarıdır.

İçimizdeki Mahşer
O
Bir şehrin uzak homurtusu
İçimizdeki mahşer
Cömert ve kıraç toprağın özü

O adını koyamadığımız duygu
O bambaşka şey
Belki sevinç
Korku belki

O yakınlığın içinde ıraklık
O çürümek ve yeşermek

O gözlerde parıltı
Ve lezzet dudaklarda

O
Bir dalın kendini rüzgâra bırakışı
Ve kollara bir belin.

Ercüment Behzat Lâv

1930'lu yıllarda şiirde hece ölçüsünü kimler kullanır?

1930’lu yıllarda hece ölçüsüyle şiir yazma Ahmet Kudsi Tecer ve Behçet Kemal Çağlar’la sürerken, şiirimizi etkileyen şairler olarak, Cahit Sıtkı Tarancı (1910-1956) ile Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı görüyoruz. Cahit Sıtkı’nın ilk kitabı Ömrümde Sükut’la, Fazıl Hüsnü’nün Havaya Çizilen Dünya adlı kitapları aynı yıl yayımlana-rak iki şair adlarını birlikte duyuruyorlar. Cahit Sıtkı, Fransız şairleri ile kendinden önce gelen birkaç şairin etkisinde şiir yazmaya başlamış, giderek kendisine özgü, li­rizmin ağır bastığı bir şiir dünyası yaratmıştır. Savunduğu Türkçe’yi iyi kullanan Cahit Sıtkı, şiirde, kesinlikle ölçü, uyak kullanılması gerektiği düşüncesine, şiiri her­hangi bir düşünceyi iletmekte araç olarak görmeye karşı çıkmıştır. Şiirlerinde aşkın ve yaşamanın güzelliğini, ona karşı ölümü tema olarak kullanan Tarancı'nın öteki şiir kitapları OtuzBeş Yaş, Düşten Güzel ve Sonrası'dır.
İlk şiir kitabından sonra yayımladığı Çocuk ve Allah'la ne ölçüde özgün bir şiir yete­neği olduğunu ortay a koyan Fazıl Hüsnü Dağlarca, dikkati üzerine çekmiştir. Ayrı­ca kendine özgü, benzetmeler,simgeler, hayaller kullanan Dağlarca, bireyin iç ve dış dünyasıyla birlikte yurt ve dünya insanına değin genişleyen bir çemberde genel olarak, insanın, davranış ve çatışmalarını yansıtmıştır. Sayısı kırkı bulan şiir kitapla­rı arasında, Çakırın Destanı, Toprak Ana, Sivaslı Karınca, YediMemetler, Çanakkale Destanı, 19 Mayıs Destanı, Yeryüzü Çocukları adları en çok bilinenlerdir.

1940'lı Yıllarda Türk Şiiri

Şiirimiz toplumcu-gerçekçilik çizgisinde ilerlemeye başlayarak 1940'lı yıllara geldi­ğimizde aynı koşullarda şiir yazan ve giderek Kırk Kuşağı olarak adlandırılan şair­lerle karşılaşıyoruz. İlhami Bekir Tez, Hasan İzzettin Dinamo, Rıfat Ilgaz, Cahit Irgat, Niyazi Akıncıoğlu, A.Kadir, Ömer Faruk Toprak, Enver Gökçe, Mehmet Kemal, Ahmet Arif, Vedat Türkali, Abdülkadir Demirkan gibi adları bilinenlerle birlikte bu yılların öteki şairleri, İkinci Dünya Savaşı'na girmemekle birlikte çekilen sıkıntının, gittikçe artan yoksulluğun etkisiyle şiirler yazmışlardır. İşledikleri te-ma,kullandıkları nazım biçimleri,anlatım özellikleri kendilerine özgü olan şairlerdir toplumcu şairler kuşağı oluşturmuşlardır. İşledikleri değişik temalar yanın­da, ortak temaları, barış, özgürlük, eşitliktir.

Cumhuriyet Döneminin ikinci topluluğu hangisidir?

1940'lı yılların başında Cumhuriyet döneminin ikinci topluluğu Birinci Yeniler ya da Garipçiler'le karşılaşıyoruz. 1941'de, kendi seçtikleri şiirleri yayımladıkları Ga­rip adlı kitapla adlarını kamuoyuna duyuran bu küçük topluluk, Orhan Veli (Ka­nık) (1914-1950) Oktay Rifat (Horozcu) (1914-1988) ve Melih Cevdet (Anday) (1915)'dan oluşmuştur. Şiirde ölçüye, uyağa, şairaneliğe karşı olduklarını açıklayan genç şairler, bu anlayışla yazdıkları şiirlerinde kullandıkları dille, şiir dilinin konuş­ma dili yalınlığını kazanmasında önemli bir rol oynamışlardır. Değişik söyleyişleri, yaptıkları alışılmamış benzetmeler, kullandıkları sözcükler nedeniyle garip karşıla-nanmışlar, fakat sonra şiirleriyle kendilerinden önce şiir yazmaya başlayanları da, sonra gelenleri de etkilemişlerdir. Bu üçlü de daha sonra lirik şiire yönelmiştir. Ga-rip'teki şiirleri dışında, Orhan Veli şiirlerini Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi, Karşı adlı kitaplarındabir araya toplamıştır. Daha sonra AsımBezirci,şiirleriniyeniden, Butun Şiirleri adı altında yayımlamıştır. Oktay Rifat'ın şiirleri Güzelleme, Yaşa­yıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler, Aşağı Yukarı, KargaileTilki, Perçemli Sokak, Aşık Merdiveni, Elleri Var Özgürlüğün, Şiirler, Yeni Şiirler, Çobanıl Şiirler, Bir Cıgara içi­mi, Elifli, Denize Doğru, Konuşma, Dilsiz ve Çıplak, Koca Bir Yaz kitaplarında topluca bulunur. Melih Cevdet de şiirlerini Rahatı Kaçan Ağaç, Telgrafhane, Yan Yana, Kolları Bağlı Odysseus, Göçebe Denizi Üstünde, Teknenin Olumu, Olumsuzluk Ardında Gılga-mıs, Tanıdık Dünya Kitapları 'nda bir arada yayımlamış, daha sonra 1978'e değin yaz­dığı şiirlerini Sözcükler adı altında toplamıştır.

1940'lı yılların kendine özgü şairleri kimlerdir?

Şiir kitaplarını 1940'lı yıllarda yayımlayarak adlarını duyuran şairler arasında Bedri Rahmi Eyüboğlu (1913-1975), Cahit Külebi (1917-1997), Necati Cumalı gibi şairler, kullandıkları dil ve anlatım özellikleri bakımından bu yıllardaki şiirlerinde Garip şiirinin etkisinde kalmışllardır. Ancak yöresel dil ve anlatım özelliklerini, kendilerine özgü temaları, lirizmi kullanarak değişikbir şiir yapısı oluşturmuşlardır. Bedri Rah­mi Eyüboğlu'nun şiirleri Yar adana Mektuplar, Karadut, Tuz, Uçu Birden, Dordu Birden, Karadut 69, Dol Karabakır Dol'da bir araya toplanmıştır. Külebi'nin şiirleri Adamın Biri, Rüzgar, Yeşeren Otlar, Atatürk Kurtuluş Savaşında, Sut adlı kitaplarında bir araya toplanmış daha sonra hepsi bir arada Sıkıntı ve Umut'ta yayımlanmıştır. Sıkıntı ve Umut'u izleyerek de Türk Mavisi-Atatürk Kurtuluş Savaşında yayımlanmıştır. Necati Cumalı ilk şiir kitabı Kızılçullu Yolu'nu izleyerek çıkardığı üç şiir kitabını Denizin Yükselişi adıyla bir arada toplamış, daha sonraki şiirlerini yayımladığı kitaplarını da Aşklar Yalnızlıklar (Toplu Şiirler I), Kısmeti Kapalı Gençlik (Toplu Şiirler II) 'de bir araya getirmiştir.

İlk kitaplarını 1940'lı yıllarda yayımlayan şairler arasına,temalarını eski Doğu uygarlığı ve masallarından aldığı şiirlerini He adlı kitabında yayımlayan Asaf Halef Çelebi'yi; halk geleneklerine bağlı şiirden yeni şiire geçerek Anadolu'nun dertlerini, sevinçlerini, çocukları dile getiren şiirleriyle Ceyhun Atıf Kansu'yu; sözcük oyunları yaparak yarattığı esprileriyle Orhan Murat Arıburnu'nu ve halk şiiriyle yeni şiiri birleştirmeye çalışan İbrahim Zeki Burdurlu'yu sayabiliriz.

Ant
Kimse yok mu diye çağırır bozkırın ortasından
Durur karşımda tutuklular penceresi
Yüreğimi ısırıyor bir acı hani son nefes öncesi içime
bakar çatlak dudaklar susuzluk tasından

Dede Sultan 'in ağzında kırmızı gul
Bir dizesi Sinop 'tan gelmiş bir duvar
Bir dizesi Sivas'ta dama tırmanmış salkımlar
Ağaçtan ağaca sıçrıyor oldu sandığın bulbul

Çekip oturtuyorum otuz yıl öncesini karşıma
Nektar'in buğulu camındayız ikimiz de
Sait Taik siroz olduğunu bilmiyor daha

Biralar unutulmuş bir oykuye girmişiz
Son çiçeğini bize uzatıyor Mihriban kız
Bir de bakmışız bardaklar boşalmış içmişiz

Ömer Faruk Toprak

1950'li Yıllarda Türk Şiiri

1950'li yılların başlarına geldiğimizde, kırklı yıllardan gelen toplumcu şairlerin ye­ni şiirler yayımlamadıkları dikkati çekiyor. Bunu nedeni de yayımladıkları kitapla­rındaki şiirlerde işledikleri temaların sakıncalı bulunmasıdır. Şairler yeni şiirlerini yayımlamayı sonraki yıllara bırakmışlardır.

Bu yıllarda ilk şiir kitaplarını yayımlamaya başlayanlar arasında, Ahlat Ağacı ile Mehmet Başaran, Susuzluk ile Talip Apaydın ve onlara, daha önceki yıllardan gele-rekToprak Ana ile katılan Fazıl Hüsnü dikkati çekiyorlar. Üç kitapta okuyucuya su­nulan şiirlerin özelliği, romanlarda olduğu gibi köy gerçeğini vermeleridir. Köy ve köylüyle ilgili temaların gerçekçi bir görüşle gözleme dayanılarak verilmesi şiirimize içerik bakımından önemli bir katkıdır.

1950'li yılların başlarında şairler bir topluluk kuramamış bağımsız kalmışlardır.

Şiir yazmaya kırklı yıllarda başlamakla birlikte etkilerden sıyrılarak kendi kişiliğini yansıtan şiirlerini 1950'li yıllarda yayımlamaya başlayan Behçet Necatigil (1916-1979)dir. Necatigil'in özelliği bağımsız bir şair olmasıdır. Toplumcu gerçekçi bir sanat anlayışıyla yazdığı şiirleri yanında, bireysel ve psikolojik, metafizik temaları iş­lediği şiirleri de tad alınarak okunacak şiirlerdir. Toplumsal konulu şiirlerinde ge­nelde dar gelirli insanların yaşamına eğilen şair, daha çok kendi yaşadığı semti ve o semtteki yaşayışı yansıtmıştır. İlk şiir kitabı Kapalı Çarşı 'yi izleyerek, Çevre, Evler, Eski Toprak, Arada, Dar Çağ, Yaz Donemi, Divançe, iki Başına Yürümek, En / Cam, Zebra, Karaler Aklar,Beyler şiirlerini topladığı kitaplarıdır. Bunlar dışında Sevgilerde adıyla şiirlerinden seçmeler yayımlanmış, ölümünden sonra bütün şiirleri dört kitapta toplanmıştır.

Sevgilerde
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı
Butun yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı.


Behçet Necatigil

Bu yılların dikkati çeken bir şairi de şiirimize yeni imgeler getiren Atilla İlhan (1925)’dır. 1940’lı y ılların sonlarında yayımladığı Duvar adlı kitabındaki şiirlerinde toplumcu bir çizgide görünen Atilla İlhan, ellili yıllara geçtiğinde okuyucuları-na,zengin imgeler, değişik benzetmelerle renklendirilmiş, insanın duygularını yan-sıtmaya yönelik şiirler vermiştir. Duvar’dan sonra, Atilla İlhan’ın şiirlerini, Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum, Bela Çiçeği, Yasak Sevişmek, Tutuklunun Günlüğü, Böyle Bir Sevmek, Elde Var Hüzün, Karkırımın Krallığı kitaplarında bir arada bulabiliriz. Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum, Bela Çiçeği kitapla­rını Ayrılık Sevdaya Dahil adıyla tek kitapta toplamıştır.

Ellili yılların bağımsız şairleri arasına, Dünya İşleri ve Hacivatın Karısı adlı şiir kitaplarıyla Salah Birsel’i de katmamız gerekir. Ele aldığı temaları alaysı bir ifadeyle yansıtan Birsel, bu ifadeyle düşündürücü şiirler yazarak şiirimize yenilik getirmiştir. Bu iki kitabına Ases, Kikirikname, Haydar Haydar’ı eklemiş daha sonra iki kez Köçekçeler ve Bütün Şiirleri adlı kitaplarında şiirlerini bir araya toplamıştır. Son şiir kitabı da Rumba da Rumba’dır.

Metin Eloğlu'nu çağdaşlarından ayıran özellikleri nelerdir?

Yine bu yıllarda Düdüklü Tencere, Sultan Palamut, Odun adlı kitaplarıyla katılan Metin Eloğlu’nun, kendi yaşama koşullarıyla birlikte çağını yansıtan şiirlerinde duy­gu, düşünce ve alaysılamayı bir arada buluruz. Şiirlerinin bu özelliğiyle kendine öz­gü bir şair olma niteliği taşır. Horozdan Korkan Oğlan, Türkiye’nin Adresi, Ayşemayşe’yle altmışlı yıllara; Dizin Yumuşak G, Rüzgar, Ekmek, Hep, Şiirce, Ay Parçası, Önce Kadınlar’la yetmiş ve seksenli yıllara geçmiştir.

Şiirde İkinci Yeni akımını ortaya atanlar kimlerdir? İkinci Yeni'nin özellikleri nelerdir?

Şiirimizi 1960’lı yıllara götüren bir grup şairimiz de İkinci Yeniler olarak adlandırı-lanlardır. Başlatanları, İlhan Berk (1916), Cemal Süreyya (1931-1990), Sezai Karakoç (1933), Ece Ayhan (1931), Ülkü Tamer (1937), Tevfik Akdağ (1932) ve Yılmaz Gruda(1930) olan bu harekete Birinci Yeniler’den Oktay Rifat da katılmıştır. Muzaffer Erdost’un adlandırdığı İkinci Yeni Hareketi , birçok yönüyle Birinci Yeni’ye karşı bir hareket özelliği taşır. Genelde, onların basitlik ve anlaşılırlık eğilimine tepkidir. İkinci Yeni’nin temel dayanakları, imge kullanmayı genişletme, özgür çağrışım, somuttan soyuta yönelme, anlamdan uzaklaşma, us dışına çıkma, kapalılık, çevreden kaçış, dilbilgisi kurallarını çiğneme ve düzgün anlatımdan kaçma olarak özetlenebi­lir. İkinci Yeniler bu tutumlarıyla şiiri yeniden anlaşılmaz bir duruma getirmişlerdir.

İlhan Berk; İstanbul, Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı, Köroğlu, Galile Denizi ile ellili şairler arasında yer almış, onları izleyerek aralarında en çok tanınan Mısır Kalyoniğ-ne olmak üzere on beş şiir kitabıyla günümüze gelmiştir.

Cemal Süreya ilk şiir kitabı, Üvercinka ile tanınmış, daha sonra Göçebe, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Güz Bitiği, Sıcak Nal adlı şiir kitaplarını yayımlamıştır.

Turgut Uyar, Arz-ı Hal, Türkiyem, Dünyanın En Güzel Arabistanı kitaplarıyla bu yılla-rın şairleri arasında yer almış, Tütünler Islak, Her Pazartesi, Divan, Toplandılar, Kayayı Delen İncir’le şiirlerini yayımlamayı sürdürmüştür.

Edip Cansever ellili yıllarda İkindi Üstü, Dirlik-Düzenlik, Yerçekimli Karanfil, Umut­suzlar Parkı ve Petrol’de şiirlerini yayımlamış, onları izleyen onbir kitabıyla seksenli yıllara gelmiştir. Son kitabı Oteller Kenti’dir.

Sezai Karakoç, Körfez adlı ilk şiir kitabını ellili yılların sonunda yayımlayarak İkin­ci Yeniler arasındaki yerini almış, Şahdamar, Hızırla Kırk Saat, Sesler, Taha’nın Kitabı, Gül Muştusu, Zamana Adanmış Sözler, Leyla ile Mecnun, Ateş Dansı ile günümüze gel-miştir.

Ece Ayhanda Sezai Karakoç gibi, Kınan Hanımın Denizleri’yle İkinci Yeniler arasındaki yerini almış, Bakışsız Bir Kedi Kara, Ortodokslar, Devlet ve Tabiat, Zambaklı Padişah, Çok Eski Adıyladır kitaplarında şiirlerini yayımlamayı sürdürmüştür.

Ülkü Tamer İkinci Yeni doğrultusunda yazdığı şiirlerini, Soğuk Otların Altında’dan başlayarak Gök Onları Yanıltmaz, Ezra ile Gary, Virgül’ün Başından Geçenler, İçime Çek­tiğim Hava Değil Gökyüzüdür, Sıra Göller adlı kitaplarında yayımlamıştır. Toplu şiir-lerini de Yanardağın Üstündeki Kuş’ta bir arada bulabiliriz.

İkinci Yeni hareketini başlatanlar arasında en az şiir kitabı olanlar Tevfik Akdağ’la Yılmaz Gruda’dır. Lacivert Kanatlı Bir Kuştur Gece ile Çıplak ve Sevinçle Akdağ’ın şiirle-rini topladığı iki kitabı, Kuyumcular da Yılmaz Gruda’nın tek şiir kitabıdır.
Oktay Rifat da Perçemli Sokak’ta yayımladığı şiirleriyle İkinci Yeniler arasına katıl-mıştır.

1950’li yıllarda tanınıp sonraki yıllara da geçen bir grup şair ise Hisar dergisi çevre­sinde toplananlardır. En çok tanınanları; Mehmet Çınarlı, İlhan Geçer, Mustafa Necati Karaer, Munis Faik Ozansoy, Gültekin Samanoğlu, Nüzhet Erman ... gibi adları olan şairler, daha çok duygusal yanı a ğır basan şiirler yazdıkları gibi, alışılmış nazım biçimlerini kullanmışlardır.

Bugün 62965 ziyaretçi (87230 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol